Böbrek kanalları içerisinde genellikle bilinmeyen nedenlere bağlı olarak bazı minerallerin birleşerek oluşturduğu sert yapılara böbrek taşı adı verilir. Erkeklerde kadınlara oranla 3 kat daha yaygın olarak görülen bu hastalık, bir kez oluştuğu takdirde tedavi ile yok edilse bile çoğunlukla tekrarlama eğilimi gösterir.

Böbrek taşı belirtisinin başında şiddetli ağrı gelmektedir. Ağrı böbrek bölgesinde, sırtta, kaburgaların altında, alt karın bölgesinde ve kasıklarda görülebilmektedir. İdrar yaparken ağrı ve sık idrar hissi yaşanabilir. Ağrı dalgalar halinde ve yoğunluğu değişen şekilde hissedilebilir.

İdrar yaparken ağrı
İdrarda kan.
Mide bulantısı ya da kusma.
Sık idrara çıkma.
Az miktarlarda idrar yapma veya idrar yapma zorluğu.
Ateş ve titreme.

Böbrek taşı tespiti yapılmasının ardından taşın büyüklüğü ve böbrek içindeki yerleşimi, tedavi sürecinde izlenecek yol konusunda belirleyicidir. Zira böbrek taşı, ebat olarak büyüdükçe taşın kendiliğinden düşme olasılığı da azalmaktadır. Taşın böbrek içindeki yerleşimine gelecek olursak, üst kısma yerleşen taşların düşme ihtimali alt kısma yerleşen taşlara nazaran daha yüksektir. Tedavi planlaması da hastanın yaşadığı taş ağrısının şiddeti ve taşın, böbrek ve fonksiyonlarında herhangi bir hasara yol açıp açmadığına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Hastada böbrek taşlarının sık tekrarlaması durumunda, bu taşların oluşumundaki çıkış noktasının tespit edilmesi de hayati önem taşımaktadır. Bu doğrultuda detaylı laboratuvar testleri ile beraber kandaki kalsiyum, magnezyum, ürik asit, D vitamini, fosfor ve parathormon seviyelerinin incelenmesi gerekebilir. Ayrıca hastanın idrarında bulunan sistin, ürik asit ve oksalat seviyelerinin detaylıca incelenmesi de son derece önemlidir.

Böbrek taşı tedavi sürecinde izlenen yöntem ve ilaçlar değişiklik gösterse dahi tedavideki esas amaç, idrardaki kristallerin çözünürlüğünü artırarak böbrekte çökmelerini ve taşlaşmalarını engellemektir.