Erektil disfonksiyon olarak da adlandırılan sertleşme sorunu, cinsel ilişki için yeterince sertlik sağlanamaması ya da sürdürülememesidir. Erkeklerde sertleşme sorunu sıklıkla karşılaşılan bir problemdir. Penis sertleşme sorunu yaş ile birlikte artış gösterir.

Dünya genelinde yapılan geniş serili bir çalışmada (Massachusetts Male Aging Study) 40-70 yaş arası erkeklerde %52 oranında erektil disfonksiyon görüldüğü saptanmıştır. Ülkemizde yapılan bir çalışmada ise bu yaş grubunda sertleşme sorununun %69 oranında görüldüğü tespit edilmiştir. Dünya genelinde 20-75 yaş arasındaki erkeklerin yaklaşık %16’nın yani tahminen 152 milyon erkeğin ereksiyon sorunu yaşadığı düşünülmektedir.

Erektil disfonksiyon çok fazla sayıda nedene bağlı olarak gelişebilir. Ama temel olarak organik ve/veya psikojenik kökenli olabilir. Organik nedenler damarsal, sinirsel, hormonal veya penis dokusundaki bozukluklara bağlıdır. Altta yatan sebebin tam olarak ortaya konulması ise etkin tedavi yapılabilmesi açısından önemlidir.

Vasküler (damarsal) nedenler: Kardiyovasküler hastalıklar, hipertansiyon, diyabet (DM), hiperlipidemi, sigara, radyoterapi, vasküler bozukluklar (arteryal yetmezlik, venöz kaçak disfonksiyon, penil venöz kaçak tedavisi)
Nörojenik (sinirsel) nedenler: Parkinson, multiple skleroz, inme, beyin tümörleri, spinal kord travma ve tümörleri, diyabet, böbrek yetmezliği, polinöropati, geçirilmiş cerrahiler
Hormonal nedenler: Bazı hormonların eksikliği ya da tiroid bezinin az veya fazla çalışması, ereksiyon bozukluğuna neden olmaktadır.                                            Penis Hastalıkları: Doğuştan gelen penis bozuklukları (hipospadias, epispadis, mikropenis), peyronie hastalığı, penis kanseri gibi
İlaçlar: Bazı tansiyon ilaçları ile birlikte hormonal mekanizmayı, kan basıncını ve sinirsel uyarımı etkileyen ilaçlar cinsel fonksiyon bozukluğuna ve iktidarsızlığa neden olabilmektedir.

Psikojenik: Kişilerin stresli yaşam tarzı; endişeleri; iş, aile ve çevre ilişkilerinde yaşadığı sorunlar cinsel yaşantılarını ve ereksiyon kalitelerini etkileyebilmektedir.

Anamnez ve Fizik Muayene, hem medikal hastalıklar ayrıntılı bir biçimde sorgulanmalı hem de hasta ve partnerinden seksüel anamnez alınmalıdır. Her hastaya genital, üriner, hormonal, vasküler ve nörolojik hastalıklar açısından sistemik bir muayene yapılmalıdır. Laboratuar Testleri, NIH konsensüs paneline göre erektil disfonksiyon ön tanısı ile değerlendirilen hastalarda, tam idrar tahlili, tam kan sayımı, kreatinin, açlık kan şekeri veya glikolize hemoglobin, karaciğer fonksiyon testleri, serum lipid profili seviyesi bakılması önerilmektedir.

Yaşam Tarzı Değişiklikleri, sigarayı bırakmak, daha az alkol tüketmek ve düzenli egzersiz yapmak başlıca öneriler arasındadır. Bununla birlikte şeker, tuz ve yağlı yiyeceklerin kısıtlanması, kalp ve damar sağlığını koruyacak şekilde beslenmek hem cinsel performans kalitesinde artış hem de genel sağlık ve yaşam kalitesinde iyileşme sağlayacaktır.

Birinci Basamak Tedaviler
Ağızdan İlaç Tedavisi, Erektil disfonksiyon tedavisinde ilk önerilen tedavi fosfodiesteraz 5 inhibitörü (PDE-5) ilaçlardır. Bu ilaçlar penisteki damarlarda genişlemeye neden olur ve kan akımını artırır. Bu ilaçların kardiyak ve sistemik yan etkileri bulunduğu için tedavi öncesi mutlaka doktor kontrolü gereklidir.
ESWT (Düşük Yoğunluklu Şok Dalga Tedavisi),  düşük yoğunluklu ses dalgaları ile peniste doku yenilenmesi ve yeni damar oluşumu sağlayarak sertleşme sorunu için kalıcı çözüm sağlayan bir uygulamadır. Anestezi gerektirmeyen bir işlem olup poliklinik şartlarında 20’şer dakikalık 6 seans halinde uygulanmaktadır. Hasta uygulama sonrası günlük yaşamına devam edebilmektedir. Bu işlem ile hastaların %70-80’de başarılı sonuçlar elde edildiği görülmektedir. Herhangi bir risk içermemesi ve yüksek etkinliği nedeniyle Avrupa Üroloji Derneği Kılavuzlarında 1. basamakta önerilen tedavi yöntemleri arasında yerini almıştır.
Vakum Cihazları, penis üzerine yerleştirilen silindir biçimli bu cihazlar negatif basınç etkisiyle kanı penis içinde toplayarak ereksiyonu sağlarlar. Ereksiyon kusurlarının tedavisinde güvenli ve etkili bir yöntemdir. Vakum işleminden sonra penis köküne yerleştirilen sıkma halkasının 30 dakikadan uzun süreli kullanımı önerilmemektedir. Aksi takdirde peniste uyuşma, his kaybı gibi yan etkiler bildirilmektedir.

İkinci Basamak Tedaviler
İntrakavernozal Enjeksiyonlar, vasküler, sinirsel ya da psikolojik kaynaklı birçok ereksiyon kusurunda etkili bir tedavi yöntemidir. Hastanın kendisinin penis içerisine ince uçlu bir enjektör yardımıyla ilaç enjekte etmesi esasına dayanır. Verilen ilaç kan damarlarını genişleterek penisin kanla dolmasını ve ereksiyona geçmesini sağlar. En sık izlenen yan etkisi ilaç uygulanan alanda oluşan fibrozistir. Çok nadiren enjeksiyon sonrası baş dönmesi ve hipertansiyon bildiren hastalarda olmaktadır. Eğer ilaç uygulaması sonrası 4 saat içinde ereksiyon sonlanmaz ise priapizm olarak adlandırılır ve acil müdahele gerekmektedir.
Üçüncü Basamak Tedaviler
Penis Protezleri, penis protezleri, penisin sertleşmesini sağlayan dokuların (kavernöz yapılar) içine ameliyatla yerleştirilen silikon alaşımlı implantlardır. Bükülebilir ve şişirilebilir olmak üzere 2 tipi bulunmaktadır.
Sertleşme sorununa diğer tedavilerden yeterli yanıt alınamayan veya hastanın beklentilerinin karşılanamadığı durumlarda ve büyük oranda da organik kökenli sertleşme sorunu olan hastalarda uygulanmaktadır
Hastaların bundan sonraki cinsel hayatlarında hiçbir şekilde sertleşme sorunu yaşamayacak olması ve yaşlılık döneminde de performanslarının aynı şekilde sürecek olması bu işlemin en büyük avantajıdır.